Prof. Dr. Haydar Sur’dan koronavirüsle ilgili önemli uyarı: “Tehlikenin ve riskin tamamen geçmediğini hatırlamakta fayda var!”
Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı yeni kararlara göre, açık alanlarda maske kullanılması ve HES kodu uygulaması sona erdi. Toplumun kurallara uyma gücünün azaldığını vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, koronavirüsle ilgili tehlikenin ve riskin tamamen geçmediğini hatırlamakta fayda olduğunu söyledi. Sur, kapalı ve kalabalık ortamlarda maske kullanımına özen gösterilmesini tavsiye ediyor, tehlike geçti diyerek törenlerde, cenaze ya da başka kutlamalarda maskesiz kalmayın uyarısında bulunuyor…
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Haydar Sur, Covid-19 önlemlerinin gevşetilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu ve tavsiyelerini paylaştı. Prof. Dr. Haydar Sur, dişe diş göze göz mücadele yerine günlük hayatımızın kısıtlılıklarını kaldırarak salgının yeniden yayılmasını önlemeye çalışan daha ılımlı bir politikaya dönüş olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca gerekçelerini açıkladı ama bunu yaparken tabi madalyonun iki yüzünü birlikte değerlendirdi. Bakanımız, bilim kurulunda önlemleri sürdürmek görüşünde olan uzmanlar olduğunu ancak bunun karşısında da toplumun bıkkınlığı ve yılgınlığının kurallara uyma gücünü yavaş yavaş sonuna getirdiğini söyledi. Aynı zamanda önlemlerin günlük hayatta sürdürülebilir bir noktaya doğru getirilmesi için hafifçe gevşetme adımlarının atıldığını da Sayın Bakan’dan duymuş olduk. Subjektif olarak bazı kişiler hala sert tedbirlerle gitmeyi savunabilirler ve bunu savunanları da haksızlıkla suçlayamayız. Hastalığın yeniden alevlenme tehlikesi çok fazla olmasa da hala mevcut olduğundan dolayı o kişiler daha tedbirli bir görüşü öneriyorlar. Onlara da saygı duymalıyız.”
Riskin geçmediğini hatırlamakta fayda var
Başta Sağlık Bakanı olmak üzere toplumsal hayatı ve insan psikolojisini de yönetmek zorunda olan karar vericilerin ve bakanlıktaki üst düzey yetkililerin kendi başlarına idari bir karar olarak almadıklarını, konunun Bilim Kurulu’nda tartışıldığını belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Anlaşılan o ki kuruldaki birçok bilim insanı böyle bir ılımanlaştırmanın mümkün olabileceğini, topluma zarar vermeyeceğini ve hastalığı yeniden alevlendirmeyeceğini savunmuş olmalılar. Bu nokta da karar vericiler bu ikinci grubun görüşüne uyum gösterip onu benimsemiş oldular. Memleketimiz için hayırlı olmasını umuyoruz. Yarınlarda ‘büyük tehlikeler bizi bekliyor’ diye karalar bağlayacağımız bir durum yok ama yine de mümkün olduğu kadar tedbiri elden bırakmayıp hastalık riskinin geçmemiş olduğunu hatırlatmakta büyük yarar var.” dedi.
Kapalı ortamda maskeden vazgeçilmemeli
En azından kapalı ortamlarda bir kişiye 4-5 metreküp hava boşluğunun düşmediği durumlarda mutlaka maske kullanılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Haydar Sur, “Havalandırma koşullarının iyi olmadığı durumlarda maskeli olarak bir araya gelmek gerekiyor. Bakanlık idari uygulamaları ve olmazsa olmaz asgari koşulları karara bağlarken biz bir birey olarak onları benimsersek daha iyi olur. Bu önlemleri sürdürebildiğimiz kadar, sabrımız el verdiğince sürdürmeyi bırakmayalım. Hemen büyük bir rahatlığın içine girersek korkulan başa gelir. Öyle bir rahatlık olmamalı.” diye konuştu.
Pandemi döneminde eğitim büyük yara aldı…
İnsanlardaki anlayışın birbirinden farklı olabileceğini belirten Prof. Dr. Haydar Sur, “Böyle durumlarda kalırsak en iyi önlem maskeyi takmak olacaktır. Hatta iki maskeyi üst üste takarak kendimizi koruyabiliriz. Bireylerin daha titiz ve tedbirlere daha bağlı şekilde kendilerini ayarlama imkanları olacak. Kişi iki maske takıyorsa fakat yanındakiler dip dibe olmalarına rağmen maske takmıyorlarsa o durumda o ortam terkedilmeli. Sınıfların kapatılmamasının doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Yalnız ilkokulda, ortaokulda, liselerde değil üniversitelerde de böyle olmalı. Eğitim bu iki sene içerisinde büyük yara aldı. Çevrimiçi eğitimler benim görüşüme göre yüz yüze eğitimlerin yerini tutamadı. En azından tıp, hemşirelik ve mühendisliğin birçok branşında, el becerisi ve ustalık öğrenmeyi de içeren kısımlarda eğitimde gerçekten büyük bir boşluk doğdu. O boşluğun daha fazla büyümemesi için gereksiz yere fazla tedbirli davranılıp sınıf kapatma işleminden vazgeçilmesi sevindirici oldu.” ifadelerini kullandı.
Eğitim kurumları önlemlerde başarılı oldu
Okulların evlere kıyasla daha az tehlikeli yerler olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Haydar Sur, “Çocuklar onlara verilen eğitimle birlikte kurallara daha çok uyuyorlar. Yeter ki okul onlara hijyen ve havalandırma olanaklarını sağlasın ve bunun öneminin altını çizen öğretmen mesajları o çocuklara ulaşsın. Okullar açık olduğu dönemde enfeksiyonun yayılmasında önemli bir kavşak noktası olmalılar. Milli Eğitim camiası bu süreçten yüzünün akıyla çıktı. Üniversitelerimizin de çoğu aynı şekilde başarılı oldular.” diye konuştu.
Tehlike tamamen geçti diye düşünülmemeli
Pandeminin daha çok evlerde, sosyal ortamlarda, kafelerde, cenazelerde, taziyelerde, bir araya gelinen kutlamalarda ve toplu taşıma araçlarında yayıldığını hatırlatan Prof. Dr. Haydar Sur, “Özellikle altı çizilmesi gereken hususlar var. Birincisi; kesinlikle tehlike geçti diyerek törenlerde, cenaze ya da başka kutlamalarda maskesiz kalmayı tercih etmemek gerekiyor. İkincisi ise toplu taşıma araçlarının hepsinde mutlaka maskeli olmaya özen göstermemiz gerekiyor. Bu ikisini kontrol altına alırsak yayılma konusunda maske zorunluluğu ve diğer tedbirlerin gevşetilmesinin ilave bir olumsuz etkisi yaşanmayacaktır.”
Kalabalık yerlerde yemek yenmemesi daha iyi olur
HES kodu sorulmadığı için kişiler istediği yere gidebilirken eğer açık havada bizimle geziyorlarsa bulaştırmayacakları ihtimali üzerinden bu düzenlemenin yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Haydar Sur, “Restoranlar da öyle bir risk var. Bir yandan bir şeyler içiyoruz ya da yiyoruz. Restoran sahipleri ve müşteriler, bir şekilde hastalığın taşınmasında rol alabilecek kişiler olabileceğini hesaba katmalı. Herkes kendini buna göre korumaya almalı. Çok kalabalık yerlerde yemek tüketilmesi tercih edilmezse daha iyi olur. Bu konuda hastalığı aktif dönemde taşıyanın biraz da vicdani ve sosyal sorumluluğuna dayanmak gerekiyor.” dedi.